banner isbank

MEHMET EMİN GÜZELSOY

Adana’da pek çok satranççı yetiştiren satranç duayeli:  MEHMET EMİN GÜZELSOY

                                                                                                                                                 Yaşar Y. Güngör

Mehmet Emin_GzelsoyMehmet Emin Güzelsoy:
1957 yılından bu yana 55 yıldır ( 2012 yılı itibariyle ) satrancın içinde. Adana’da bıkıp usanmadan yediden yetmişe her yaşta kişiye satrancı öğreten ve sevdiren kişi Mehmet Amca. Biz ona böyle hitap ederiz. Kahraman Olgaç’la aynı yaşta ve okul arkadaşı ( Adana Erkek Lisesi’nden). Mehmet Emin Güzelsoy, 1923 yılında Adana’da doğdu. Adana erkek Lisesi’nden mezun oldu. II.Dünya Savaşı yıllarında İTÜ’ye girdi. Bir süre siyasetle uğraştı. Sonra kendini tamamıyla satranca verdi. Adana’da yıllarca hem satranç öğretti, hem de satranç için maddi ve manevi destek verdi. Tahsin Aktar, Cemil Sabahi, Rafet Bulca, Menderes Çoban, Uğur Tülüce, Erkan Bayrak gibi pek çok değerli satranççıyı camiamıza kazandıran satranç duayenidir. Hepimizin üzerinde emeği vardır. Yarım asrı geçen bir süre satranca verdiği destekten dolayı kendisine teşekkür ediyor, sağlıklı uzun ömürler diliyoruz.

Satrancı ilk kez ne zaman, nasıl gördünüz?


Mehmet Emin GÜZELSOY: Satrançla ilk tanışmam 1957 yılında oldu. Adana’nın tek kitapçısı olan Aldatmaz Kitabevi’ne kitap satın almak için gittiğimde bana değişik gelen bir kitap gördüm. Merak ettim. Bu neymiş deyip kitabı satın aldım. Bu, Cabaplanca’nın yazdığı “Satrancın Esasları”(İnkılap Kitabevi 1957 İst.) adlı kitaptı. İnceledim ama doğru dürüst bir şey anlamadım. Bu benim satrançla ilk karşılaşmam oldu.

İkinci karşılaşmam ise; 1958 yılının başındaydı, bu oyunun Adana’da oynanıp oynanmadığını sordum soruşturdum. “Camlı Kahve” denen bir yer var, orada oynanır dediler. Ertesi gün erkenden oraya gittim. Akşama kadar bekledim. Hiç kimse oynamaya gelmedi. Bunu üzerine kahvede çalışanlara sordum. Kahveci “Buraya oyun oynamaya memurlar gelir. Onlar da mesaiden sonra, yani akşama gelirler.”dedi. Ertesi gün kahvecinin dediği saatte tekrar gittim. Gerçekten oynuyorlardı. Onları biraz seyrettim. Fazla bir şey anlamadım.

Peki, satrancı nasıl öğrendiniz.

Benim satrancı öğrenmeme gelince. 1958 yılının sonuna doğru, yolum İstanbul’a düştü. Elimde kitap adları yazılı bir liste vardı. Bir yanda da satranç kitabı bulabilir miyim diye kitapçılara soruyordum. Sorduğum kitapçıların hiçbirinde satranç kitabı yoktu. Sonunda biri kendisinde bir satranç kitabı olduğunu söyledi. Ben de almak istediğimi söyledim ama o bana “ Mahzende!”dedi. Mahzendeki kitabı çıkarmaya niyeti yoktu. Ben de elimdeki listeyi ona uzattım, “Eğer o kitabı satarsan, elimdeki listede bulunan kitapların hepsini senden alırım.”dedim. Listeye baktı, “Ooo, çok güzel kitaplar bunlar!”dedi. Hemen mahzene indi, bu satranç kitabını aldı geldi. Tabi diğer kitapları da ondan aldım. Kitapçıdan aldığım kitap, Selim Palavan’ın “Modern Satranç”(Üniversite Kitabevi 1943 İst.) adlı kitabıydı. Ben satrancı bu kitap sayesinde öğrendim.

 Benim bildiğim kadarıyla Camlı Kahve şimdi yok. Bu Kahve neredeydi, hatırlıyor musunuz?

Mehmet Emin GÜZELSOY: Doğru, Camlı kahve şimdi yok. Yerine gelince; şimdi Defterdarlık olarak bilinen, eskiden Türk Ticaret Bankası olarak kullanılan, bu bankanın güneyinde, iki yanı camla kaplı üçgen şeklinde bir yerdi. Camlı olan bir taraf, Kasaplar Çarşısı’na giden yola bakardı, diğer taraf ise şimdiki ana çarşıya çıkardı. Yani hem Kasaplar Çarşısına giden taraf hem de çarşı tarafı camdı. O yıllarda bu kahvenin halk arasındaki diğer adı Celepler Kahvesi ya da Kasaplar Kahvesi’ydi. İşte 1958 yılında gitmeye başladığım kahve böyleydi.
 

Buradaki satranççılar nasıldı ve hatırlayabildiğiniz kadarıyla kimler vardı.

Mehmet Emin GÜZELSOY: Buradaki satranççıların hiçbiri kitaba göre oynamıyordu. Belki de hiçbiri satranç kitabı görmemişti. Ben Adana’da ancak bir tane, diğerini de İstanbul’da bulduğuma göre belki de satranç kitabının olabileceği bile onların hiçbirinin aklına gelmemişti. Burada satranç oynayanlara gelince: Hatırladığım kadarıyla oynayanlar şunlardı: O zaman satrancı en iyi oynayan Maliyeden emekli Hakkı Bey’di. Bu Hakkı Bey, o kadar satranç meraklısıydı ki, Düyun-u Umumiye memurlarıyla oynamak için Mersin’e giderdi. Bu işi o kadar çok severdi ki satrançla ilgili ne duysa onu da hemen öğrenirdi. Adana Ticaret Lisesinde matematik öğretmeni olan Adil Onur. Adil Bey daha sonra İstanbul’a gitti. Diğer oyuncular: Öğretmen Seyfi Ergun, PTT Müdür Yardımcısı Fahri Bey, Tüccar Celal Ilgıt. Bir de Ahmet Saygan vardı ki, bu iyi bir oyuncuydu. Onu kimse kolay kolay yenemezdi; yenmenin tek yolu onu sinirlendirmekti. Ben Camlı Kahve’ye gittiğim zaman ilk defa onu tanıdım. Ona Capablanca’nın kitabını aldığımı, ancak bir şey öğrenemediğimi söyleyince bana “Ondan bir şey öğrenemezsin!”demişti.

Adana’da sözünü ettiğiniz Camlı Kahve’den önce satranç oynanan yerler var mıydı?

Mehmet Emin GÜZELSOY: Evet, vardı. Ama ben satrancı o yıllarda bilmediğim için oraya hiç gitmedim. Camlı Kahve’den önce satrancın oynandığı yer, Yıldız Kıraathanesi adında bir yerdi. Yıldız Kıraathanesi, Camlı Kahve’ye yakındı. O, Türk Ticaret Bankası’nın kuzeyindeydi, Camlı Kahve ise güneyinde. Yıldız Kıraathanesi, şimdi 5 Ocak Meydanı’ndaki Atatürk heykelinin bulunduğu yerdeydi. Meydan olmadan önce burada üçgen şeklinde bir ada vardı. Bu üçgenin orta kısımlarında bir yerdeydi bu kıraathane. Bir tarafında eczane vardı, diğer tarafında pastane, onun yanında Sümerbank, onun da yanında piyango bayii vardı. Bütün bunların üstünde boydan boya Ticaret Odası vardı. Mestan Hamamı hemen karşısındaydı. Ayrıca bu Kıraathane’de her türlü gazete bulunurdu, çünkü burayı işleten kişi aynı zamanda gazete başbayiiydi. İşte benim içine hiç girmediğim ama sonradan satranç oynandığını öğrendiğim Yıldız Kıraathanesi burasıydı. Kapanınca tüm müşteriler gibi satranççılar da Camlı Kahve’ye geçti.

Bu durumda Adana’da satranç oynanan yerler; önce Yıldız Kıraathanesi, sonra Camlı Kahve’yi görüyoruz. Peki, Camlı Kahve’ye ne oldu?
 

Camlı Kahve, 1965 ya da 1966 yıllarında kapandı. Tabi biz satranççılar da bir başka yer aradık.

 Camlı Kahve’den sonra nereye gidildi, ne zamana kadar kalındı? Belli başlı oyunculardan birkaç kişinin adını söyleyebilir misiniz?

Mehmet Emin GÜZELSOY: Bir yer, hatta iki yer bulundu: Biri Vakıflar Sarayı’nın arka tarafındaki Florya Kıraathanesi, diğeri ise Saat Kulesi (Büyüksaat) yanındaki Köylü Kahvesi. Buralarda uzun yıllar kalındı. Öyle ki ta 1979 yılında Adana Satranç Derneği kurulana kadar buraarda kalındı. Arkadaşlardan çoğu Florya Kıraathanesine gitti, ben oraya pek gitmedim. Ben umumiyetle Köylü Kahvesi’ne gittim. Orada satranç öğretmeye devam ettim. Florya Kıraathanesi’nde Camlı Kahve’deki eski satranççıların yanı sıra bugün bildiğimiz birçok satranççı da yetişti. Hatta benim Köylü Kahvesi’nde yetiştirdiğim oyuncular da sonradan Florya Kıraathanesine gitti. Florya Kıraathanesi’nde çok oyuncu vardı. Başlıca hatırladıklarımsa şunlardı: Öğretmen Seyfi Ergun, İbrahim Cumbul, Hulusi Ünalan, Aydın Sihay, Hüseyin Okur, Fettah Koçer, Abdurrahman Gayret (Bu son iki kişi Türkistan’dan geldi) Muzaffer Özdemir, Mösyö (hiç kimsenin gerçek kimliğini bilmediği Jozef Gelsen adında biri), Gültekin Günay, Rafet Bulca, Ömer Aşkın, Saim S. Erdinç ve Zafer Kutluğ, Celal Ilgıt, Necati Aykaç, Selami İşoğlu, Cemil Sabahi, Ruşen Çakır.                                                                                     

Adana’da dernek kurma çalışmaları neden ve ne zaman başladı? Adana Satranç Derneği hangi tarihte kuruldu?

Mehmet Emin GÜZELSOY: Biz Köylü Kıraathanesi’deki satranççılar 1975- 1976 yıllarına kadar bu kahvede satranç oynamaya devam ettik. Ancak bu tarihte burası da kapandı. Çok geçmeden Florya Kıraathanesi de kapandı. Buralardan ayrıldıktan sonra biz satranççılar bir yer bulma konusunda çok sıkıntı çektik. Bayağı kalabalıktık artık; sayımız elliye yaklaşmıştı. Üç beş satranç oyuncusu bir araya geldiğinde kendimize ait bir yerimiz olsa çok iyi olur deyip konuşmaya başladık. Çünkü gittiğimiz kahvelerin hepsinde rezillik çektik. Bunların kimisi çatı katındaydı (Şöhretler Kıraathanesi); çinko çatılı olduğu için sıcaktan bunalıyorduk). Kimisi bodrum katındaydı (Nazar Kıraathanesi); sık sık sel baskınlarına maruz kalıyorduk. Kimisi ise kumar kulübüydü (   ), kumar oynatılıyordu. Artık dayanamadık; bir dernek kurarsak, elbet bir gün yerimiz de olur diye düşünerek dernek kurma çalışmasına başladık. Bu fikir bu sebeple çıktı. Böylece 1979 yılında Adana Satranç Derneği’ni kurduk. Hatta başımıza bir de 12 Eylül belası çıktı. İlk kongreyi 1980 yılında yapacaktık ama 12 Eylül nedeniyle yapamadık, daha sonra yaptık. İlk başkanımız Selami İşoğlu’ydu. Daha sonra yaptığımız Kongrede başkanlığa Aydın Sihay’ı getirdik. Bundan sonra çalışmalarımızı bu dernek çatısı altında yaptık.
                  

Peki. Kahraman Olgaç ile ne zamandır birbiriniz tanıyorsunuz? Kahraman Olgaç da daha sonra satranç öğrendiğine göre, sizin lise yıllarınızda Adana’da satranç yok muydu?

Mehmet Emin GÜZELSOY: Kahraman Olgaç ile Adana Erkek Lisesinde beraber okuduk. Dönemimiz aynıydı ama aynı sınıfta değildik. Şubelerimiz de farklı olduğu için birbirimiz pek fazla tanımazdık. Sima olarak birbirimizi iyi tanırdık. O yıllarda satrançtan ikimizin de haberi yoktu. Bu şu demekti; 1930’lu 1940’lı yıllarda Adana’da ya satranç yoktu ya da bizim haberimiz yoktu. Doğma büyüme Adanalıyım. Benden büyüklerden, çok önceden beri Adana’da satrancın oynandığına dair bir şey duymadım.

 

Kimlere satranç öğrettiniz. Birkaç isim söyleyebilir misiniz?

Mehmet Emin GÜZELSOY: Adana’daki eski satranççıların hemen hepsine satrancı ben öğrettim. Kahvede kimi zaman dama oynayanlara öğrettim, kimi zaman kahvenin hemen önünden yolda geçip giden insanları çağırdım, bunların az da olsa kimileri benim çağrım üzerine geldi ve onlara satrancı öğrettim. Amacım, Adana’da satrancı bilenlerin sayısını çoğaltmaktı. Biraz bilenlerin de geliştirmeleri için elimdeki satranç kitaplarından özellikle de Selim Palavan’ın kitaplarından yararlanarak çok şey öğretmeye çalıştım. Satranç öğrettiğim oyunculardan birkaçı şunlardı: Saim S. Erdinç, Cemil Sabahi, Rafet Bulca, Hulusi Ünalan, Aydın Sihay, Osman Avcı, Erkan Bayrak gibi…

 

Biz sizi hiç satranç oynarken görmedik. İyi bildiğinizi biliyoruz. Oynamama nedeniniz nedir?

Mehmet Emin GÜZELSOY: 1971 yılının güzüydü. Satrançla o kadar çok uğraşıyordum ki, gece gündüz satranç aklımdan çıkmıynrdu. O günlerde sürmenaj oldum. Doktorlar satranç oynamama bir müddet ara vermemi istediler. Ben de ara verdim. Ondan sonra bir daha da satranç oynamadım. Ancak satrançtan kopmadım. 1972 yılından itibaren satranç eğiticiliğine başladım. Zaten amacım Adana’da satranç oynayanların sayısını arttırmaktı. Bunda da başarılı oldum. .

 Çok teşekkür ederim Mehmet Amca. 

Mehmet Emin GÜZELSOY: Ben teşekkür ederim. Satranca hizmetimiz dokundu ise ne mutlu bize.